Sevgili Türetici. Türetici Atölyesi
olarak bir süredir tekrar aktif ve yoğun bir şekilde paylaşım yapmaya devam ediyoruz,
sana elindekiyle tekrar üretmenin çeşitli yollarını göstermeye çalışıyoruz. Bütün
bu paylaşım süreci içerisinde de, adımızda olduğu gibi sana özellikle türetici diye
hitap ediyoruz. Fakat geçtiğimiz hafta içerisinde gözüme çarpan bir şey oldu
ki; şu ana dek türeticinin ne olduğunu ve neden bu kadar önem arz ettiğini hiç
konuşmamışız.
Türetici aslında bir medya kavramı; İngilizcede
bulunan producer(üretici) ve consumer(tüketici) kelimelerinin birleşiminden
doğan prosumer kavramından geliyor. Türkçeye de Türetici olarak geçmiş ki, bu
noktada oldukça iyi bir Türkçeleştirme olduğunu belirtmek lazım. Kavram, aslen
sosyal medya sayesinde doğdu. 2010’lu yıllarda Facebook, Twitter derken sosyal
medyanın günlük hayatımızı bu kadar ele geçirdiği noktada bu platformlar
üzerinden bol bol içerik tüketen birey, öğrendikleri ve kazandıklarıyla bu
içeriği kendi görüşleri ve bilgi hazinesiyle birleştirerek yeniden içerik
haline getirdi. Böylelikle, tükettiğinden tekrar üreten yeni bir kitleyi temsil
eden türetici kavramı da doğmuş oldu.
Peki, temelinde bir medya kavramı olan türetici
nasıl oldu da, bu kadar önemli ve öne çıkar hale geldi? Cevap aslında oldukça
basit, her gün biraz daha eksilttiğimiz ve kaynaklarını kullanıp yavaş yavaş
sıfıra tükettiğimiz bir gezegende yaşıyoruz. İçinde bulunduğumuz tüketim
kültürünün etkisinde tüketiyoruz ve tükettiğimizi çoğu zaman geri vermiyoruz;
plastik şişede su içip yere atıyoruz, kontrolsüz biçimde ağaç kesiyor, tekrar
ekmiyoruz… ve aslında yavaş yavaş içinde yaşadığımız bu gezegeni öldürüyoruz. Yetkili
kurumlar tarafından hazırlanan raporlar uzun zamandır dünyanın çok da uzak
olmayan bir gelecekte yaşanmaz hale geleceğini ön görüyordu; neyse ki COVID-19
döneminde bu belirtilerin gerilediği görüldü. Böylelikle her ne kadar kötü bir
dönem olarak hatıralarımıza kazınsa da insanlık için bir umut ışığı yanmış
oldu.
Türetici kavramı ve türetici olarak, sen
de burada devreye giriyorsun. Bu tüketim çılgınlığında, elindekini yeniden
düşünmek, ‘şey’leri yeniden amaçlandırmak ve geri dönüşüm yapmak zaruri hale
geldi ki; dünyayı ufak adımlarla kurtarmanın yanında, ev ekonomisini düzenli
hale getirmenin yolu da buradan geçiyor. Amaç sadece, minimum harcama yapmak değil,
aynı zamanda “Buna gerçekten ihtiyacım var mı?” sorusunu alışveriş alışkanlıklarımızın
merkezi haline getirerek, bilinçli bir tüketici haline gelmek. Belki sen de,
ben de bir şekilde yaşayıp gideceğiz ama çocuklarımıza bırakacağımız dünyanın
standartlarını belirlemek bizlerin elinde. Türetmeye ve türetirken, bu bilinci
başkalarına kazandırmaya devam! Tüketerek kal…
Yorumlar
Yorum Gönder