Bir İstanbul Öyküsü ile başlayan Türetici Öyküler
yolculuğumuza kaldığımız yerden devam ediyoruz sevgili okurlar. Önceki
yazımızda Anadolu’dan İstanbul’a gelerek bir evin içerisinde tüketimi üretime çeviren
böylece şehir hayatına tutunan bir ailenin öyküsüne kısaca değinmiştik. Daha
önce küçük bir giriş yaptığımız Türetici Öyküler’in ikinci yazısında Tuğba
Amasyalı’nın evden çalışma, evde türetme yolculuğuna eşlik edeceğiz. Hazır mısınız
sevgili okurlar?
Kendini bize şu cümlelerle tanıtıyor Tuğba Amasyalı;
“Tuğba
Amasyalı Ağaoğlu ben. Ruhen 19 yaşındayım. 1981 yılında İstanbul’da doğdum.
Üniversitede İngilizce Öğretmenliği Bölümü’nden terkim. Aynı zamanda TÜRVAK
Sinema Televizyon Akademisi sunuculuk spikerlik bölümü mezunuyum.”
Tuğba Amasyalı iletişim ve medya sektörü içerisinde pek çok
işte çalışmış. Mesleğe çok uzun yıllar önce radyo sunuculuğu ile başlamış. “12
yaşındaydım henüz.” diyor. Sonrasında oyunculuk yapmış. Dizi ve tiyatro
oyunculuğu… Seden Kızıltunç tiyatrosunda 3 farklı oyun sahnelemiş. TÜRVAK
Sinema Televizyon Akademisi’ndeyken süper kanalda sunuculuk serüveni başlamış. “Böyle
Mi Olacaktı?” dizisinde uzun dönem oynamış. Doğan Grubuna, Kanal D’nin spor
kanallarına davet almış ardından. Spor spikerliği ve program sunuculuğu yapmaya
başlamış o da 5-6 yıl kadar sürmüş.
Evden çalışmaya ne zaman ve nasıl başladığını sorduğumuzda
bize şöyle yanıt veriyor;
“2010
yılıydı. Kanal D’den ayrılmak, evlenmek… Ve Ankara yıllarının başlaması ile
kendime bir alan yaratmak istedim. Bu alanı arama ve yaratma girişimlerimle
başladı her şey.”
Evde olmaya alışkın bir insan olmadığını söylüyor Tuğba
Amasyalı. Aktif çalışma hayatına çok alışkınmış. 12 yaşından itibaren belli
aralıklarla çalışmış. Kendi kendine yetebilen bir insan olmaktan çok memnun.
Tuğba hanım; “Bir hizmet üretebilmenin bunun karşılığında emeğinin karşılığını
almanın tadını alan insanlar bundan ayrı kalamaz diye düşünüyorum.” diyor. Ve
ekliyor;
“Zaman
zaman tabii ki hayat şartları sizi işinizden ayırabiliyor, aynı koşullar
olmayabiliyor ama çalışmaya alışkın bir insan her ne olursa olsun çalışmak
ister. Stant hostesliği de yaptığım bir dönemim oldu, spor haberleri sitesi
açıp yönettiğim bir dönemim de oldu. Evden çalışmaya bir şeyler için boş
durmamak, emek vererek bir hizmet üretmek, aileme ve kendime katkıda bulunmak
amacıyla başladım.”
Evden çalışmaktan çok memnun olduğunu dile getiriyor bizimle gerçekleştirdiği sohbetinde. Şuan yalnızca seslendirme yapıyor. Çalıştığı sektör belli başlı çizgileri olan bir sektör olmadığı için sürekliliği olmadığını da belirtiyor.
Evden çalışmanın çok avantajlı olduğunu söylüyor Tuğba hanım.
Ama bazı dezavantajlarını da belirtmeden geçmiyor. Çocuk doğmadan önce çok
rahat olduğunu, elinde kahve ile çalıştığını söylüyor. Hamilelik sürecinde de yine
rahatça çalışabildiğini ancak çocuk doğduktan sonra bu işe nasıl devam edeceğini
öngörememiş.
Çocuklu bir anne olarak evde seslendirme yapmanın zor
taraflarından bahsederken;
“Tam ses
okuyacakken çocuk ağlıyordu mesela acil bir ses mi var, o an çocuk kesin acıkır.
Üzerinizde zaten çok büyük bir stres ve sorumluluk oluyor. Haliyle çalıştığım ajanslara
haber verdim. Bir süre yokum ben dedim. Kısa süreliğine uzaklaştım. Sonra
sektörde yok olmamak için geceleri çalışmaya başladım. Gece okuyacağım sesler
yollayın bana dedim. Dengeyi kurmak zor olmadı, gece çocuk uyurken
seslendiriyordum çünkü.” Şimdi eski dengesine kavuştuğunu ve çocuğun
büyümesinin onu epey rahatlattığını söylüyor.
Tüm bu karışıklık arasında çalışırken çeşitli seslendirme
işleri yapmış Tuğba hanım. Bunları video tanıtım seslendirmeleri, firma
tanıtımları, kurum içi seslendirmeler, kurumların eğitim seslendirmeleri,
televizyon reklamları, yeni üretilen bir cihazın seslendirmesi olarak sıralıyor
ve kazandığı paradan memnun olduğunu söylüyor.
Seslendirme yapmak için ihtiyacı olan şeylerin teknolojik
olduğunu söylüyor. Teknolojik bir türetim sürecinden bahsediyor. Ses yalıtımı,
mikrofon ve ses edit programlarının eli kolu olduğunu belirtiyor. Türeticilik
kavramına dair şunları eklemeden geçemiyor Tuğba hanım;
“Bu kavram
yani türeticilik bence çok şey katabilir dünyaya. Tabii ki ne kattığı biz
insanlara bağlı. Bizim sınırlarımıza bağlı. Tükettiğimiz kadar şeyi üretime
çevirirsek dünyaya katacaklarımız çoğalacak. Neyi tüketiyoruz? Bence bu soru da
önemli. Neyi tüketiyorsak onu üretime çevireceğiz çünkü. Bu konuda ben annemden
ve teyzemden çok etkilenmişimdir. Onlar gibi olabilmeyi dilemişimdir her zaman.
Bizler insanız ve şuan da dünya bizim istilamız altında. Sadece tüketiyoruz.
Dolayısıyla sizin başlatmış olduğunuz çalışma da eğer içi doldurulabilirse evrene
sonsuz döngüde fayda sağlayacağını düşünüyorum.”
Gelecek yıllarda da evden çalışmayı düşündüğünü ve evden
türetime devam etmekten mutluluk duyacağını söylüyor. Türeticiliğe ve evden
çalışmaya yatkınlığı olan insanların bunu deneyerek görebileceklerini
söyleyerek sonlandırıyor konuşmasını Tuğba Amasyalı.
Bir sonraki Türetici Öyküler yazısında görüşmek üzere…
Türeterek kalın.
Fotoğraf: Tuğba Amasyalı
Metin: Mürvet
@tureticiatolyesi
Yorumlar
Yorum Gönder